Yüzyıllardır meyvelerini yiyoruz, her yıl bir teneke balı aksatmadan veriyor bize. Hiç nazlanmadan meyve olarak sepetinizde yerini alır
Mayıs ayında çiçeklerinin kokusuyla yanından geçenlere bütün dertlerini unutturur. Taze yaprakları orman canlılarının ana besin kaynağıdır. En iyi süt onun yapraklarından en lezzetli kaynak suyu onun ormanlarında oluşur. En iyi üzüm kestane ağacına sarılan asmalarda olur. Buğday keşfedilmeden karbonhidrat ihtiyacı için insanlık ona başvururdu. Dikildikten ya da fidan olarak filiz verdiği andan yirmi yıl sonra elde edilen tahtasıyla insanı ev sahibi yapar. En kötü şartlarda bile iki yüzyıl -sekiz kuşak- hiç güvelenmeden bir aileyi korur.
Kestane Balı Yiyecekseniz.
Balık sezonu başladığında petekler de sağılır. İki ay sonra taze kestaneler dallarından insanın önüne düşer. Bizim çocukluğumuzda balı, bizi “tutmasın/zehirlemesin” diye yayıktan yeni çıkan yağla karıştırıp yerdik. Arılar, her yerde bulunabilen çiçeklerden başka, D. Karadeniz’in yaklaşık 2.500 çiçeğinden (500’ü endemik / başka hiçbir yerde olmayan) seçerek topladıkları, insana en yararlı polenlerle ürettikleri balı soframıza getirirlerdi. Ancak bu bal oldukça güçlüydü ve bir de üstüne kendir tohumlarından beslendikleri için sarhoş ediciydi. O nedenle “bal tutması” çok sık rastlanırdı bizim oralarda. Bal tutmasının panzehiri taze tereyağıydı. Damak tadımız ayılardan farklı olmadığı için bazen açgözlülük yapıp gizlice tirek bala dalardık ve zehirlenirdik. Yakalandığımızda kış-mış fark etmez doğru buz gibi suyun altına sokarlardı büyüklerimiz; çıplak, götümüzün / kestanemizin donma noktasına kadar. Biz ceza sanırdık, meğer bu tip “zehirlenme” vakalarında soğuk şok uygulamak gerekiyormuş hastaya. Halk hekimliği işte.
Dünya dünya olalı hiçbir insan başka bir insana böyle karşılıksız iyiliklerde bulunmadı. Kestane ağacı dikin demiyorum, ama en azından kestane ağacının önünden geçerken bir dakikalık saygı duruşunda bulunun. Başka bir şey beklediğini sanmıyorum.
Ömer Asan / gazeteistanbul
Bir soru ya da ekleme:
Sinop’ta on yıllardır kendir ekimi yol ama kestane balı yine tutuyor. Babamın sağlığında bizim de arılarımız vardı. Babam bal tutmasının kestane ormanlarında çok görülen sarı çiçekleri olan bir tür çalıların çiçeklerinden yaptığı baldan kaynaklandığını söylerdi. Bu bitkinin gerçek adını bilmiyorum. Kestaneler ile aynı zamanda çiçek açar.